Şener Özmen'in Filtresiz sergisi mekânın üç köşesine yerleşmiş üç "taht" üzerine kurulu. Sıcak iklimlerde kullanılan bir dış mekân platformu olan "taht"lara gönderme yapan bu yapılar hem kendi başlarına birer yapıt olarak beliriyor hem de başka yapıtları taşıyan birer platform olarak kullanılıyorlar.

Kata girer girmez hemen solda karşınıza Taht-1: Sanatçı Görünmez Düşmanlarına Karşı Savaşırken isimli taht çıkmakta. Her bir tahtın kenarlarına küçük küçük ikonların CNC tekniğiyle işlendiği görülüyor. Üç tahtta toplam 32 adet ikon bulunmakta. Kata girer girmez hemen solda karşınıza çıkan Taht-1'in üzerindeki beyaz, parlak, kocaman dürbün sanatçının çocukluk anılarında yer bulan tek fotoğraflık minik Slide Viewer'ları hatırlatıyor. Yaklaşıp içine baktığımızda tek bir fotoğraf karesi görüyoruz: Şener Özmen'in küresel tatil destinasyonlarından Samui Adası sahilinde uzanırken çekilmiş bir fotoğrafı! Hem sanatçının bu seyahate çıkmış olmasının kendisi hem de ortaya çıkan fotoğraf karesi, sabitlenen sanatçı kimliklerine dair güçlü bir itiraz arayışının başlangıç noktası gibi. Bu seyahatin turistik tanıtım görsellerinin estetiğiyle flört halindeki fotoğrafı aynı zamanda önyargıların sarsılacağı ve herkes için normal olanın yeniden düzenleneceği bir şekilde kartları tekrar dağıtmaya da soyunuyor.

Taht-1'deki ikonlar Aslan Üzerinde İştar'dan Urartu Tanrısı Haldi'ye, Mezopotamya mitolojilerinden, bölge uygarlıklarının tarihlerinden imgelerden oluşuyor. Güncel bir sahne de bu tahtta kendine yer buluyor: Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin çatışmalardan zarar görmemesi için önünde basın açıklaması yaparken vurulduğu tarihi Dört Ayaklı Minare diye bilinen Şeyh Matar Camii.

Aynı olaya dair bir diğer ikonu da Taht-2'de görüyoruz.

Taht-2'deki perde sıcak bölgelerde kullanılan tahtlarda akşamları mahremiyet sağlamak için çekilegelen bezleri hatırlatmakta. Aynı zamanda bir sinema perdesine dönüşen bu perdede üç arkadaşı doğanın ortasında keyifle ip atlarlarken görüyoruz. Ancak bir süre sonra kendi ip atlayışlarından kalkan tozun içinde kayboluyorlar. Neşe, zıplamaların ritmi ve Samui Adası fotoğrafında da göz kırpılan güzel yaşam hayali toza bulanıyor, elde edilen söz hakkı gürültüye geliyor.

Taht-3'ün üzerindeki ikonlar ise sanatçının bu sergi için kaleme aldığı ve sergi kitabında da bulunabilecek "Filtresiz Anılar" başlıklı metinlere gönderme yapıyor. Sanatçının çocukluk ve gençlik anılarından imgelerin yarattığı kişisel atmosferde bir de televizyon ekranı karşımıza çıkıyor. Ekranda kısa bir video dönüyor. Filtrelenmiş, başka bir deyişle sansürlenmiş bir filmin kaynağı olan görüntü ortadan kalkınca geriye sadece sansürlemeye yarayan beyaz dairelerin kırmızı zemin üzerinde hareketleri kalmış. Filtreler sansürleyecek bir şey arıyor, ekranı ileri geri tarıyor, ama bulamıyor.

Filtresiz başlığı kuşkusuz sanatçının bakışını, düşüncelerini, yaklaşımını ve gerçeğini filtresizce ifade ettiği doğrudan, dobra bir konuşmayı imliyor: Denemek, deneyimlemek, içine girmek ve bu kez birlikte anımsamak için...

Şener Özmen's Unfiltered exhibition is set up on three "taht"s niched into three corners of the exhibition space. These structures that make reference to the vernacular "taht"s, which are wooden constructions used outdoors in hot climates, appear both as individual works in and of themselves and also function as platforms bearing other works.

As soon as you enter Arter's second floor gallery, immediately to your left, you see the taht titled Taht-1: Artist Battling His Invisible Enemies. The sides of each taht are adorned with small icons made using CNC engraving technology. There are a total of 32 icons on the three tahts. The white, shiny, huge binocular above Taht-1 that greets you on your left as you enter the floor recalls the small single shot Slide Viewers, which find their place in the artist's childhood memories. When we approach and look inside we see only one shot: a photograph of Şener Özmen lying on the beach of Koh Samui Island, a global vacation destination! Both the fact that the artist went on this trip and the shot documenting the trip suggest the starting point of a quest for a strong objection pertaining to fixed artist identities. This photograph, which flirts with the aesthetics of touristic promo images, also sets out to re-deal the deck in a way that shakes prejudices and reorganises what is normal for everyone.

The icons on Taht-1 consist of images from Mesopotamian mythologies and histories of civilizations in the region, ranging from Ishtar Standing on a Lion to the Urartian God Khaldi. A contemporary scene also finds its place on this taht: the historic Sheikh Matar Mosque, known as the Four-legged Minaret, where Diyarbakır Bar Association president Tahir Elçi was assassinated as he was making a press statement to prevent the mosque from being demolished by the ongoing armed conflict.

We see another icon pertaining to the same event on Taht-2.

The curtain on Taht-2 recalls the rags that are pulled around tahts used in warm climates in the evenings to ensure privacy. On this curtain, which simultaneously turns into a film screen, we see three friends merrily jumping rope in the midst of nature. However, after a while they disappear in the dust raised by their own jumps. Joy, the rhythm of the jumps, and the dream of a beautiful life also hinted at in the Koh Samui Island photograph becomes covered in dust, the right to speak that had been attained is now lost amid the racket.

As for the icons on Taht-3, they make reference to the texts titled "Unfiltered Memories" the artist wrote for this exhibition and that can also be found in the exhibition book. In the personal atmosphere created by the images of the artist's childhood and teenage memories, we also come across a TV screen. A short video is found here, in loop mode. When the source file of a film that was filtered – or in other words, censured – is no longer available, all that remains is the movement of white censuring circles on a red background. They look for something to censure, scan the screen back and forth but come up with nothing.

The title Unfiltered no doubt signifies a direct, candid conversation where the artist expresses his stance, his thoughts, his approach and his truth in an unfiltered manner: to try, to experience, to penetrate and, this time, remember together...